Bu haftasonu şehir dışı planlarım yattı ve bari dedim sahilde yayılayım. Caddebostan sahilde yürüyüş yaparken hep görüyorum sandalyesini koymuş veya yere serilmiş kitap okuyanları, oturanları, ama ben hiç yapmamıştım.
İki arkadaşımla haberleştik. Üç kişi, iki bisiklet, sırayla binecektik. Yere sermek için hasır, içecek, çekirdek, gazete, kitap, hazırlıklar tamamdı.
Bir süre bisiklete binip oturma faslına geçince karnımın acıktığını ve çekirdekle filan doymayacağımı hissettim. Caddebostan'da olduğumuz için de en yakında Burger King var, oradan alıp çimlerde yiyelim dedik.
Ben chicken whopper yedim, bir arkadaşımız normal whopper yedi, en şanssızımız ise tavuk kanat yedi ve portakal suyu içti.
Niye en şanssızımız derseniz.. Yemeğini yemesinden 30-45 dk sonra tansiyonu düştü, ter bastı ve midesi bulanmaya başladı. Koşup Migros'tan ayran aldım. Ayranı içince yediklerini aynen Burger King poşetine çıkardı. Günümüz rezil oldu.
Dönüş yolunda uğradık Burger King'e, özür dileyeceklerine yok bizden olmaz efendim muhabbetine girdiler.
Arkadaşım ise neyse ki akşama toparladı, hastaneye götürecektik ama iğne korkusundan dolayı bize izin vermedi. Ucuz atlattık diyebilirim.
Monday, 21 June 2010
Monday, 7 June 2010
IKEA – DHL ikilisi: Evinizin her şeyi zarar görebilir..
IKEA’yı Amerika’da yaşadığım yıllarda tanımıştım ve öğrencilik yıllarımda pratik alışveriş için güzel bir yerdi. Birkaç yıl önce Türkiye’de açıldığında da memnun oldum, her zaman eve alacak pratik bir şeyler çıkıyor. Mutfak için bir masa, iki kitaplık, iki de şifonyer aldım. Ufak tefek de birçok şey almışımdır.
Ancak artık oradan mobilya almamaya kararlıyım. Öncelikle beğendiğim mobilyayı depo kısmından alıp kasaya götürmek tam bir kabus. Özellikle de eve teslim ve montaj hizmetlerini satın alacaksam neden depodan o mobilyayı alıp önce kasaya sonra da ev teslimi için DHL sırasının önüne taşıyorum. Bu devirde stok kontrol için bir yöntem bulsunlar. Teslim servisinin de sahibi IKEA olmalı, anlaşsınlar ve müşteriye tek bir yüz baksın. Ya da orada birkaç firma olsun DHL dışında, ben aralarından seçeyim. Çünkü bir problem olduğunda birbirlerinin üstüne atıyorlar, sanki benim orada DHL dışında bir yeri seçme şansım varmış gibi.
Neyse konuya geleyim. Büyükçe bir şifonyer beğenmiştim. Uzun süredir beğeniyordum da, evde nereye sığdıracağım diye düşündüğümden alamıyordum. Sonunda eşyaları yerinden oynatıp gereken enerjiyi sarf etmeyi göze alarak satın alma kararını verdim. Depoda şifonyeri bulup tekerlekli zımbırtıya yerleştirinceye kadar belim yerinden oynadı. Yanımda bir arkadaşım daha vardı, iki kişi zorlandık. Yardımcı olabilecek görevli gibi kimse de yok ortalarda.
Sonra sıraya girdim, parayı ödedim. Bu kez dışarıda teslimat ve montaj sırasına girdim. Ertesi gün teslim edebileceklerini, ancak teslim ve montaj ekibi farklı olduğundan montaj için daha sonraya gün verdiler. Verdikleri gün teslimat yapıldı, burası iyi. Daha sonra montaj ekibinin geliş tarihi de iyiydi.
Problem montaj ekibindeydi. Biri tecrübeli diğeri tecrübesiz iki kişi çok hızlı bir şekilde montaj yapıyorlar. Ben de o sırada içeride yeri değişen eşyaları yerleştirdiğimden sürekli takiplerinde olamadım. Montaj eşyasında şifonyer parçalarını yatağa yasladıklarını gördüm ve bu konuda uyardım bir ara. Oda çok kalabalıktı dağınık şifonyer parçalarıyla, etrafı görmek mümkün değil. Montaj bitti, ürünü kontrol edin dediler, baktım sağında solunda bir şey yok, kabul formunu imzaladım gittiler.
Yarım saat bir saat sonra fark ettim ki Yatsan’dan yeni aldığım yatağın deri benzeri baza kaplamasını çizmişler. Hemen aradım montaj ekibini ancak biz yapmadık dediler. Bu konuda IKEA’yı detaylı olarak bilgilendirdim, yatağı alalı henüz 15-20 gün olmuştu ve böyle bir çizik kesinlikle yoktu. Onlar da DHL’le konuştular, anladığım kadarıyla iki tarafta sorumluluğu üstlenmedi. Böylece IKEA’dan yeni bir şifonyerim olurken, yepyeni yatağım da hasar görmüştü. Bu hasarın telafisi hem en az birkaç yüz TL, hem de zaman kaybı demekti.
Ancak artık oradan mobilya almamaya kararlıyım. Öncelikle beğendiğim mobilyayı depo kısmından alıp kasaya götürmek tam bir kabus. Özellikle de eve teslim ve montaj hizmetlerini satın alacaksam neden depodan o mobilyayı alıp önce kasaya sonra da ev teslimi için DHL sırasının önüne taşıyorum. Bu devirde stok kontrol için bir yöntem bulsunlar. Teslim servisinin de sahibi IKEA olmalı, anlaşsınlar ve müşteriye tek bir yüz baksın. Ya da orada birkaç firma olsun DHL dışında, ben aralarından seçeyim. Çünkü bir problem olduğunda birbirlerinin üstüne atıyorlar, sanki benim orada DHL dışında bir yeri seçme şansım varmış gibi.
Neyse konuya geleyim. Büyükçe bir şifonyer beğenmiştim. Uzun süredir beğeniyordum da, evde nereye sığdıracağım diye düşündüğümden alamıyordum. Sonunda eşyaları yerinden oynatıp gereken enerjiyi sarf etmeyi göze alarak satın alma kararını verdim. Depoda şifonyeri bulup tekerlekli zımbırtıya yerleştirinceye kadar belim yerinden oynadı. Yanımda bir arkadaşım daha vardı, iki kişi zorlandık. Yardımcı olabilecek görevli gibi kimse de yok ortalarda.
Sonra sıraya girdim, parayı ödedim. Bu kez dışarıda teslimat ve montaj sırasına girdim. Ertesi gün teslim edebileceklerini, ancak teslim ve montaj ekibi farklı olduğundan montaj için daha sonraya gün verdiler. Verdikleri gün teslimat yapıldı, burası iyi. Daha sonra montaj ekibinin geliş tarihi de iyiydi.
Problem montaj ekibindeydi. Biri tecrübeli diğeri tecrübesiz iki kişi çok hızlı bir şekilde montaj yapıyorlar. Ben de o sırada içeride yeri değişen eşyaları yerleştirdiğimden sürekli takiplerinde olamadım. Montaj eşyasında şifonyer parçalarını yatağa yasladıklarını gördüm ve bu konuda uyardım bir ara. Oda çok kalabalıktı dağınık şifonyer parçalarıyla, etrafı görmek mümkün değil. Montaj bitti, ürünü kontrol edin dediler, baktım sağında solunda bir şey yok, kabul formunu imzaladım gittiler.
Yarım saat bir saat sonra fark ettim ki Yatsan’dan yeni aldığım yatağın deri benzeri baza kaplamasını çizmişler. Hemen aradım montaj ekibini ancak biz yapmadık dediler. Bu konuda IKEA’yı detaylı olarak bilgilendirdim, yatağı alalı henüz 15-20 gün olmuştu ve böyle bir çizik kesinlikle yoktu. Onlar da DHL’le konuştular, anladığım kadarıyla iki tarafta sorumluluğu üstlenmedi. Böylece IKEA’dan yeni bir şifonyerim olurken, yepyeni yatağım da hasar görmüştü. Bu hasarın telafisi hem en az birkaç yüz TL, hem de zaman kaybı demekti.
IKEA-DHL notu:
O yüzden IKEA’dan mobilya alışverişine değmez. Satın aldığınız ürünün maliyeti iki katına geliyor eve gelen hasarla. Beliniz falan da sakatlanırsa eşyaları yüklerken, onun tedavisi de yok.
Modoko’ya gidin alın, hem siz belinizi yormayın, hem de birleşmiş şekilde gelsin mobilyanız.
O yüzden IKEA’dan mobilya alışverişine değmez. Satın aldığınız ürünün maliyeti iki katına geliyor eve gelen hasarla. Beliniz falan da sakatlanırsa eşyaları yüklerken, onun tedavisi de yok.
Modoko’ya gidin alın, hem siz belinizi yormayın, hem de birleşmiş şekilde gelsin mobilyanız.
Thursday, 3 June 2010
Tepehome’dan aldım tepe tepe kullanamadım
Alışveriş başlar
Annemin evine masa al ısrarlarına dayanamayarak Tepe nautilus’un yolunu tuttum. Tarih tam olarak 18 Mart 2006 idi. Eski bir hikaye olabilir ama yine de okuyun derim, çok şey değiştiğini sanmıyorum.
Tepehome’a girdim ve gördüğüm ilk mağaza görevlisine beni masa almadan yollamayın, bugün vakit ayırdım siz de gerekli ilgiyi gösterin alıp gideyim dedim. O da ilgilendi, daha önce görüp beğenmiş olduğum masayı, sandalyeleri ve büfesi ile birlikte almak üzere ödeme yaptım.
Sandalyeler için Arnova’nın nakışlı bir kumaşını seçtim.
Normalde 35 günde teslimat taahhüt ediyorlar ancak çalıştığımdan Cumartesi teslimi istedim ve bu yüzden de mecburen 42 günlük teslim tarihini kabu l ettim. 29 Nisan’a ilk teslim tarihi verdiler.
29 Nisan öncesi evde hummalı bir çalışma ile çalışma masası ve bilgisayar masasını salondan taşıtarak yemek masası ve büfeye yer açtım.
Ödemeden 45 gün sonra – ilk yanlış teslim
29 Nisan tarihinde ürün teslim ekibi geldi. Masayı ve büfeyi açtılar, kurmaya başladılar, masanın üstü vidalanmak üzereydi ki, sandalye kutularını açmaya başladılar. Amanın ne göreyim, bunlar benim sipariş ettiğim kumaş değil!! Benim istediğim kumaş nakışlıydı, bu ise dümdüz birşey. Üstelik satıcının leke tutmaz diye bahsettiği gibi üzerinden su falan akıp gitmiyor. Ustalar kirli elimizle tutmayalım deyip ellerini yıkayıp da tutunca anladım.
Neyse sandalyeleri görünce montaj ekibine durmalarını rica ettim, surat asarak birbirlerine neymiş, sandalyenin kumaşı yanlışmış dediler. Ben de acilen Tepehome’a ulaşmaya çalışıyorum. Yarım saatlik bir uğraştan sonra, ürünü satan kişiyle konuşma, geri aranmama, müşteri ilişkilerine ulaşmaya çalışma sonucunda müşteri hizmetleri sorumlusuna ulaştım. Bu sorumluyla, iki ay sürecek görüşmeler silsilesinin sadece ilkiydi. İki ay sonra (yani satın almadan üç ay sonra) hala ürün teslim edilmediğinde artık kendisi aramayıp, bir başkasına aratacaktı.
Evet bu ilk görüşmemizde bu yanlışlıktan dolayı özür diledi ve en kısa sürede telafi edeceklerini söyledi. Doğru kumaşı bir kez daha göstermem için tekrar mağazaya gitmemi rica etti. Ayrıca normal teslim süreleri 35 gün, ancak yanlış teslimat olduğu için daha hızlı teslimat için takip etmeleri gerektiğini söyledim, bunu da yapacaklarını söyledi. Bu koşullar altında montaj ustalarına montaja devam edebileceklerini ilettim.
1 Mayıs Pazartesi günü, ödemeyi yapmadan 45 gün sonra doğru kumaşı tekrar göstermek üzere Tepe Nautilus’un yolunu tuttum. Müşteri hizmetleri sorumlusu ve satışçı ile görüştük. Nakış kodunu sipariş ederken yanlış girmişler, eh insanlık hali, düzeltecekler ya... diye düşündüm. Müşteri hizmetleri sorumlusuna tekrar takip etmesini rica ettim. O da ertesi gün ilgilenip teslim tarihi ile döneceğini söyledi.
Ertesi gün kimse aramadı, sonraki gün de.. Ben tekrar müşteri hizmetlerini aradım. İlgilenip arayacağını söyledi. Aradığında verdiği tarih 30 Mayıs’tı. Ben Haziran’da tatile gideceğimi, mutlaka Mayıs sonuna kadar teslim edilmesini istediğimi belirttim.
Bu yeni teslim tarihinden bir hafta kadar önce müşteri hizmetlerindeki aynı hanım aradı ve teslimatın yetişemeyeceğini, gecikeceğini söyledi. Ben konunun geçmişini hatırlatınca ilgileneceğini söyledi. Tekrar aradı ve 30 Mayıs’a yetişeceğini söyledi. Tamam dedim.
72 gün sonra
30 Mayıs’ta gündüz evde olmadığımdan apartman görevlisi evi açtı, sonra da bana sandalyeler geldi dedi. Eve giderken içimde bir korku vardı, ne bileyim abuk bir kumaş, tuhaf bir renk görmekten korkuyordum. Ama eve girdiğimde gördüğüm manzara Alacakaranlık Kuşağı gibiydi. Altı tane aynı sandalye, aynı yanlış düz kumaş! Altı tane aynı sandalyeyi alıp altı tane aynısından bırakmak teslimat ekibine de ilginç gelmiştir herhalde. Apartman görevlisi bu çalışmaya pek anlam verememiş nitekim.
Tekrar müşteri hizmetlerini aradım, artık bıkmıştım, sandalyeleri ellerimle alıp Tepe Nautilus’a götürmek ve önlerinde yakarak protesto edesim gelmişti artık. 3 Haziran’da tatile gidiyordum ve 21 Haziran’da dönecektim, bu konuyla uğraşmak istemiyordum. Ne şekilde çözeceğine dair bir yöntemi yoktu, ancak benim dönüşüme 23 Haziran’a teslime söz verdi. Gerekirse fotoğrafını çekip doğru siparişin geleceğinden emin olacağını söyledi. Kabul ettim..
Annemin evine masa al ısrarlarına dayanamayarak Tepe nautilus’un yolunu tuttum. Tarih tam olarak 18 Mart 2006 idi. Eski bir hikaye olabilir ama yine de okuyun derim, çok şey değiştiğini sanmıyorum.
Tepehome’a girdim ve gördüğüm ilk mağaza görevlisine beni masa almadan yollamayın, bugün vakit ayırdım siz de gerekli ilgiyi gösterin alıp gideyim dedim. O da ilgilendi, daha önce görüp beğenmiş olduğum masayı, sandalyeleri ve büfesi ile birlikte almak üzere ödeme yaptım.
Sandalyeler için Arnova’nın nakışlı bir kumaşını seçtim.
Normalde 35 günde teslimat taahhüt ediyorlar ancak çalıştığımdan Cumartesi teslimi istedim ve bu yüzden de mecburen 42 günlük teslim tarihini kabu l ettim. 29 Nisan’a ilk teslim tarihi verdiler.
29 Nisan öncesi evde hummalı bir çalışma ile çalışma masası ve bilgisayar masasını salondan taşıtarak yemek masası ve büfeye yer açtım.
Ödemeden 45 gün sonra – ilk yanlış teslim
29 Nisan tarihinde ürün teslim ekibi geldi. Masayı ve büfeyi açtılar, kurmaya başladılar, masanın üstü vidalanmak üzereydi ki, sandalye kutularını açmaya başladılar. Amanın ne göreyim, bunlar benim sipariş ettiğim kumaş değil!! Benim istediğim kumaş nakışlıydı, bu ise dümdüz birşey. Üstelik satıcının leke tutmaz diye bahsettiği gibi üzerinden su falan akıp gitmiyor. Ustalar kirli elimizle tutmayalım deyip ellerini yıkayıp da tutunca anladım.
Neyse sandalyeleri görünce montaj ekibine durmalarını rica ettim, surat asarak birbirlerine neymiş, sandalyenin kumaşı yanlışmış dediler. Ben de acilen Tepehome’a ulaşmaya çalışıyorum. Yarım saatlik bir uğraştan sonra, ürünü satan kişiyle konuşma, geri aranmama, müşteri ilişkilerine ulaşmaya çalışma sonucunda müşteri hizmetleri sorumlusuna ulaştım. Bu sorumluyla, iki ay sürecek görüşmeler silsilesinin sadece ilkiydi. İki ay sonra (yani satın almadan üç ay sonra) hala ürün teslim edilmediğinde artık kendisi aramayıp, bir başkasına aratacaktı.
Evet bu ilk görüşmemizde bu yanlışlıktan dolayı özür diledi ve en kısa sürede telafi edeceklerini söyledi. Doğru kumaşı bir kez daha göstermem için tekrar mağazaya gitmemi rica etti. Ayrıca normal teslim süreleri 35 gün, ancak yanlış teslimat olduğu için daha hızlı teslimat için takip etmeleri gerektiğini söyledim, bunu da yapacaklarını söyledi. Bu koşullar altında montaj ustalarına montaja devam edebileceklerini ilettim.
1 Mayıs Pazartesi günü, ödemeyi yapmadan 45 gün sonra doğru kumaşı tekrar göstermek üzere Tepe Nautilus’un yolunu tuttum. Müşteri hizmetleri sorumlusu ve satışçı ile görüştük. Nakış kodunu sipariş ederken yanlış girmişler, eh insanlık hali, düzeltecekler ya... diye düşündüm. Müşteri hizmetleri sorumlusuna tekrar takip etmesini rica ettim. O da ertesi gün ilgilenip teslim tarihi ile döneceğini söyledi.
Ertesi gün kimse aramadı, sonraki gün de.. Ben tekrar müşteri hizmetlerini aradım. İlgilenip arayacağını söyledi. Aradığında verdiği tarih 30 Mayıs’tı. Ben Haziran’da tatile gideceğimi, mutlaka Mayıs sonuna kadar teslim edilmesini istediğimi belirttim.
Bu yeni teslim tarihinden bir hafta kadar önce müşteri hizmetlerindeki aynı hanım aradı ve teslimatın yetişemeyeceğini, gecikeceğini söyledi. Ben konunun geçmişini hatırlatınca ilgileneceğini söyledi. Tekrar aradı ve 30 Mayıs’a yetişeceğini söyledi. Tamam dedim.
72 gün sonra
30 Mayıs’ta gündüz evde olmadığımdan apartman görevlisi evi açtı, sonra da bana sandalyeler geldi dedi. Eve giderken içimde bir korku vardı, ne bileyim abuk bir kumaş, tuhaf bir renk görmekten korkuyordum. Ama eve girdiğimde gördüğüm manzara Alacakaranlık Kuşağı gibiydi. Altı tane aynı sandalye, aynı yanlış düz kumaş! Altı tane aynı sandalyeyi alıp altı tane aynısından bırakmak teslimat ekibine de ilginç gelmiştir herhalde. Apartman görevlisi bu çalışmaya pek anlam verememiş nitekim.
Tekrar müşteri hizmetlerini aradım, artık bıkmıştım, sandalyeleri ellerimle alıp Tepe Nautilus’a götürmek ve önlerinde yakarak protesto edesim gelmişti artık. 3 Haziran’da tatile gidiyordum ve 21 Haziran’da dönecektim, bu konuyla uğraşmak istemiyordum. Ne şekilde çözeceğine dair bir yöntemi yoktu, ancak benim dönüşüme 23 Haziran’a teslime söz verdi. Gerekirse fotoğrafını çekip doğru siparişin geleceğinden emin olacağını söyledi. Kabul ettim..
93. gün
21 Haziran’da tatilden döndüm ve akşam müşteri hizmetleri siparişin yetişmeyeceğini, karışıklığın ve sorunun neden olduğunu bilmediğini ve ne zaman hazır olacağını da bilmediğini söyledi. 28 Haziran’da bu kez kendisi yerine mobilya satış şefi aradı, 15 gün daha süre istedi.
Ben ürünleri iade edip paramı geri almak istediğimi, eğer bir gün sandalyelerimi hazır ederlerse tekrar satın alacağımı söyledim. Kendisi ters bir şekilde benim sorunumun yalnızca sandalyede olduğunu söyledi. Yani masa ve büfe kalıp ben uygun sandalye turuna çıkmalıydım ona göre!!! Üç buçuk ay sonra hala bunu söyleyecek yüzleri var!!!
101. gün
Ankara merkez ile görüşmeye karar verdim. Bugün 29 Haziran. Orada Müşteri ilişkileri sorumlusu ile görüştüm. O konudan haberdardı ama tüm bilgiler düzgün aktarılmamıştı. İadeyi tercih etmiyordu. İki saat sonra aradı, kumaş elimde dedi. Ben doğru kumaş olduğundan emin değilim, bu haftasonu doğru bir şekilde teslim edilemeyecekse iade etmek istiyorum. Bana fotoğrafını iletmesini istedim. Hala bekliyorum. Bir de beni azarladılar, ben prosedürlerin dışında bir davranış istiyormuşum bunu geri alın hepsini toplayınca tekrar alırım dediğimde!!
110. gün gibi
Artık günleri saymaktan vazgeçtim. Sonunda geldi sandalyeler. Gözlerim yaşardı, inanmıyorum
Tepehome notları
Müşteriye değer verilmiyor, kendi hataları için alternatif aramıyorlar, sizin ürettiğiniz alternatifleri de kullanamıyorlar.
Seçtiğim kumaş Arnova’nın demiştim ya, Arnova’nın mağazası oturduğum binanın alt katında. Her türlü yardımı önerdiler, ancak Tepehome bürokrasisi bunu dahi değerlendiremedi.
Sadece ve sadece parasını ödediğim mobilya dört ay gelmese de olur diyorsanız oradan alın.
Subscribe to:
Posts (Atom)